VI - TİN EVRESİ - Modernizm ve Sonrası


Her sarı nokta 1 milyon kişiyi temsil etmektedir.

18.yy'a gelindiğinde dünya nüfusu yaklaşık 944 milyona varmıştır.
Bilgi kuramı (Epistemoloji) , bedensel duyumsamayı ve zihinsel faaliyetleri araştırma ve tartışma yolu ile beden-zihin ilişkisinde, bireyin kendisi ve çevresi ile ilgili bilgiyi nasıl oluşturduğu üzerinde durmuştur.

Tüm insanlığın çağlar boyunca yaşadığı aşamalar 'Bir Bireyin Olgunlaşma Evreleri' olarak düşünüldüğünde; Bu dönem bir 'Tin Evresi' olarak düşünülebilir.
-TİN EVRESİ; Bu evrede toplumsal bir varlık haline gelir. “Bilincin özü toplumsallıktır ve kavram zemininde türsel varlık olmasıyla açıklanır.” (Acar 2016)
Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda gelişen, akılcı düşünceyi eski, geleneksel, değişmez kabul edilen varsayımlardan, önyargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yönelik kabulü geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan dönemi tanımlar. Aydınlanma felsefesi ya da 18. yüzyıl felsefeleri genel olarak insanın kendi yaşamını düzenlemesini yeniden gündeme almış, hem düşüncenin hem toplumsal yaşamın köklü değişimlere uğrayacağı bir sürecin fikirsel/felsefi başlatıcısı olmuştur. Bu yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen Fransız Devrimi (1789) ve ardından gerçekleşen modernleşme süreçleri, düşünsel anlamda etkilerini ve kaynaklarını aydınlanma felsefesinde bulmaktadır. Bu yüzyıl yeni bir ideal ile tarih sahnesinde yer alır; bu ideale göre, aklın aydınlattığı kesin doğrulara ve bilginin ilerlemesine dayanan entelektüel bir kültür egemen olmalıdır ve bu kültür sonsuz bir şekilde ilerlemelidir. Böylece 'ilerleme ideali', insanın geleneğin köleliğinden kurtularak sürekli mutluluk ve özgürlük yolunda gelişeceği düşüncesine dayandırılır. (Wikipedia/Aydınlanma Çağı)
Tarihselcilik ve Sosyolojinin doğuşu birlikte incelenirse bu dönemin Tin Evresi olarak düşünülmesi anlamlı görünüyor.

-KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE KENT
Ticaret, sanayi ve para ekonomisinde ulus devlet sınırlarını aşan ilişkiler ağının yarattığı küreselleşme döneminde, özellikle ticaretin sağladığı avantajla bazı kentler öne çıkmaya ve uluslararası alanda yeniden devletlerden daha çok anılmaya başlamıştır. Günümüzde artık kentler güçlerini ülkelerden değil, ülkeler güçlerini kentlerden almaya başlamıştır. Bilginin, hammaddelerin, mal ve hizmetlerin artan bir şekilde uluslararası dolaşım ve paylaşıma girmesi ile belirginleşen, teknoloji ve iletişimde meydana gelen büyük ilerlemelerin yönlendirdiği süreç günümüzde küreselleşme olarak ifade edilmektedir. Bu süreçte kentler üretim merkezi olmaktan ziyade artık, sundukları hizmet, iletişim, haberleşme ve bunun gibi olanakları ile ön plana çıkmakta, sanayi kenti özelliklerini yitirmektedir. Dünyanın ‘küresel köy’e dönüşmekte olduğu günümüzde ön plana çıkan; Tokyo, Londra, NewYork, İstanbul gibi kentleri ‘dünya kenti’ haline getiren özellikleri; 1- Farklı piyasalar ve üretim faaliyetleri için önemli kavşak noktaları 2- Uluslar arası sermayenin toplandığı merkezler 3- Global finans piyasalarının, ulaşım ve iletişim faaliyetlerinin yoğunlaştığı alanlar 4- İç ve dış göç akımlarının başlıca hedefi olan merkezler olmalarıdır. (Short’dan aktaran Yusuf Pustu) Günümüzün küreselleşmiş, bilgi toplumuna geçmiş dünyasında kent ve kır ayrımı yok olmuş her yer kentleşmiştir, öte yandan ayrı ayrı kentleri aşan gezegensel (planetery) tek bir kentten söz edilmeye başlamıştır. (İlhan Tekeli) Bütün dünyada kullanım eşyasından, mimari ölçeğe kadar tektipleşme, aynılaşma. Marka şehirler, yıldız mimarlar.
Sosyalizmin gelişmesi[değiştir | kaynağı değiştir] Sanayi Devrimi'nin yarattığı işçi sınıfı hakları ile ilgili olarak sosyalizm görüşü ortaya çıkmıştır. Bu görüş önceleri ütopik sosyalizm olarak gelişmiştir. Daha sonra Karl Marx ve Friedrich Engels sosyalizmi geliştirerek bilimsel sosyalizmi ortaya koymuşlardır. Böylece toplumdaki uzlaşmaz sınıflar (burjuvazi ve proletarya) arasındaki çatışma daha çok belirginleşmiştir. Sosyalizm, komünist topluma geçiş için bir araç olarak kabul edilmiştir. Kentleşme ve nüfus artışı[değiştir | kaynağı değiştir] Sanayi Devrimi'nin bir başka etkisi de nüfus artışı konusunda olmuştur. Sanayileşme sayesinde tarım makineleşmiş, böylece aynı miktar toprak daha fazla insanı besleyebilir hale gelmiştir. Ayrıca kent sanayi, tarım sektörü dışındaki insanlara iş sağlayarak daha fazla insanı besleyebilir duruma gelmiştir. Sanayi Devrimi kentlerde nüfusun yoğunlaşmasına neden olmuştur. Amerika Birleşik Devleti, 1920'lerde nüfusunun yarısı kentlerde varlığını sürdürmekteydi. Kentleşme önemli sorunları da beraberinde getirmiştir. Gecekondu bölgeleri fazlalaşmıştır. Bu bölgeler pis ve kalabalık hale gelmiştir. Kitle toplumu[değiştir | kaynağı değiştir] İşçilerin fabrikalarda toplanması ve fabrikaların da kentsel alanlarda fazlalaşmasıyla birlikte giderek kentler kırsal alanları içine çekmeye başlamıştır. Bu gelişme tıp bilimindeki yeniliklerle ortaya çıkan nüfus artışı ve bu nüfusu doyurmak için gıda maddesi bulma çabalarıyla birleşmiştir. 20. yüzyılın değişmez özelliği olan kitle toplumu tarihteki yerini almıştır. Batı Dünyası bir şehir toplumu hâline geldi. Kırdan şehre göç oldu ve bu nüfus, gelişmiş fabrika sistemlerindeki çalışan iş gücü kitlesini oluşturdu.